Edirnenin kaderi haline gelen nehir taşkınları, düzenlenmesi ve doğru bilgilendirme yapılmaması yüzünden her yıl aynı durum yaşanmaktadır.Daha ilginci habercilik yönünden bazen abartılarak yapılan haberler, Edirne dışında yaşayanları telaşlandırmaktadır. Halbuki kamuoyu yetkililerce doğru bilgilendirilse ve yapılması gerekenler yapılsa her yıl aynı filimi izlememiş oluruz.
Bilindiği gibi Meriç–Arda–Tunca–Ergene ve Kızılnehir (Yunanistandan gelen Kokino) birleşerek MERİÇ ana kolunu oluşturarak Balkan Yarımadası’nın büyük bölümünü drene etmektedir. Yıllık toplam 8 milyar metreküp suyu taşıyan bu ana kolu oluşturan Meriç–Arda–Tunca nehirleri Edirne Merkez İlçede birleşerek Karağaç, Bülbül Adası, Kirişhane ve Bosnaköy bölgelerinden, Meriç ana kolunu oluşturup akmaktadır. 1960 – 1974 yılları arasında Yunanistan ve Türkiye hükümetlerince anlaşıp Harza firmasına yaptırılan ortak proje ( Meriç tabiileri ve kıyı tahkimi projesi) ile ana seddeler, drenaj kanalları, kıyı tahkim ve bataklık kurutmaları yapılmıştır. Daha sonraki yıllarda yarım kalan Harza Projesi anlayışına uygun çalışmalarla sedde ve drenaj kanalı çalışmalarına devam edilmiştir. Son 40 yıllık nehir işletme düzeninin yarısına yakın süresinde düzensiz akış rejimi ve kısmen mevsimsel sıkıntılardan nehir yatağı rusubatla dolmuş, taşkınsahasında aşırı ağaç büyümesi ve kontrolsüz tarım yapılmasından dolayı taşkın pürüzlülük katsayısı çok artmıştır. Taşkın sahasının (26 ARALIK 1958 gün ve 10093 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan kararname ile ilan edilmiştir) bu durumu ve son yıllarda yapılan eksik çalışmalar dolayısıyla 2006 yılından beri her yıl Edirne’de taşkın sorunu yaşanmaktadır.
Bulgaristandaki Meriç–Arda–Tunca kolları üzerindeki 23 adet barajın çoğu 35 yaşın üzerinde yorulmuş depolamalar olup risk taşımaktadırlar. Nitekim dün Harmanlı yakınlarındaki İnnova su kaçırmakta ve hesapta olmayan bir taşkın tehlikesi yaratmıştır. Bu konunun ayrıca düşünülüp değerlendirilmesi gerekmektedir.
Konuyla ilgili daha önce de dile getirdiğim ancak ilgililerce bir türlü hayata geçirilemeyen acil çözüm önerime göre; Arda ve Meriç nehirlerinin birleşim noktasından itibaren 200 m2kesitli (100 m taban genişliği x 1,5 m derinlik) toprak kanal, 10 km uzunluğunda ve Yunanistan kara sınırımıza paralel olarak açılıp tekrar Meriç Nehri’ne bağlanacak şekilde inşa edilecek bir bay-pass kanalı ile pik taşkın debileri sönümlenecektir. Bu bay-pass kanalı her iki tarafı da depo topraklarıyla tahkim edilerek yapıldığında yüksek taşkınlarda 300 m3/s suyu rahatça bay–pass edecek ve Karaağaç yolu kapanmayacaktır. 10 km uzunluğundaki bu kanal aynı zaman da 3 milyon m3 suyu da depolayacak ve 20 000 dekar araziyi sulayacak bir gölet görevi de yapacaktır. Ayrıca bu by-pass kanalı Meriç’e bağlantı ucuna oluşturulacak minik bir santralla, 1500 kw’lık elektrik üretmek de mümkündür. Bu sayede yılda 1 milyon TL gelir temin edilebilecektir.. Bu by-pass kanalına ilave olarak acilen Tunca Nehri’nin yatağı Değirmenyeni Köyü köprüsüne kadar 15 km’lik kısmının tamizlenmesi gerekmektedir. Bu çalışma DSİ tarafından iki ayda tamamlanabilir. Böylece Meriç Nehrine göre taban kotu ve eğimi daha yüksek olan Tunca yatağı ve taşkın hacmi Meriç ve Arda’dan gelen pik debileri depolayarak by-pass kanalı ile birlikte taşkın sorununu çözebileceklerdir. Çünkü bu güne kadar yaşanan pik taşkın süreleri en fazla 72 saat sürmüştür.
Bu projeden başka önemli çözümlerden biri de Yunanistan’la ortak sınırımız olan 185 km’lik Meriç ana kol yatağı, 1974’de yarım kalan Harza Projesi devamı olarak düşünülüp Yunanistan’la anlaşılarak temizlenebilir. Günümüz teknolojisi ( uygulaması hatalı da olsa geçen yıl Meriç Nehri’nde yapıldı) ile iki yılda tamamlanabilecek bu proje yaklaşık 200 milyon Euro’ya malolacaktır. Projeye AB fonları destek vermektedir.
Bilindiği gibi Yunanistan ve Bulgaristan, 2006’dan beri Meriç Nehri ıslah çalışmaları amacıyla AB fonlarından yardım almaktadır.