İstanbul’un fethinin Edirne’den başlamış olması nedeniyle herkesten çok Edirneliler’in fethin ruhuna sahip çıkması gerektiğine işaret eden Demirkıran, “İstanbul’un fethi, dünyada ikinci bir eşine rastlanmayan bir olaydır.” dedi ve açıklamasında şunları kaydetti:
“1453 yılına gelinceye kadar birçok devletlerin ele geçirmek için girişimde bulunduğu İstanbul’un fethi, Peygamber imiz Hz. Muhammed’in müjdesine mazhar olan, hem de Edirne’mizin yetiştirdiği ender komutanlardan Fatih Sultan Mehmet’e nasip olmuştur.
Bu olay sadece madde ile izah edilebilecek bir olay değildir. Bu, madde ve mana dengesini iyi kuran ecdadımıza Allah’ın bir lutfudur. Bunun için de bugünlere gelinceye kadar 558 yıldır İstanbul’un fethi, fethin ruhuna yaraşır bir şekilde kutlanmıştır. 2012 yılına geldiğimizde ise her şeyimizi AB’ye uyarlamaya çalışan iktidarın, İstanbul’un fethini de fethin ruhuna uygun olmaktan çıkarma gayreti içine düştüğünü görüyoruz. Zira İstanbul Valiliği çok tartışılacak bir uygulamaya imza atmaya hazırlanıyor. Uygulama hayata geçerse Avrupalı dostlarımız (!) rahatsızlık duymasınlar diye İstanbul'un Fethi'nin en önemli simgeleri olan Fatih Sultan Mehmed Han, Akşemseddin ve Ulubatlı Hasan artık kutlamalarda yer almayacak. Yeniçeriler surlara hücum etmeyecek. Ulubatlı Hasan, Osmanlı sancağını burçlara dikemeyecek!”
Bu uygulamanın tamamen batıya şirin görünmek için yapıldığının altınız çizen Ali Demirkıran açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Bu uygulama gençliğe verilen fetih ve tarih şuurunu zedelemeye yönelik bir uygulamadır. Batıyı memnun etmek gayesiyle kendi tarihi gerçeklerimizi görmezden gelemeyiz. İstanbul'un Fethi kutlamaları milletimize ve özellikle gençliğe moral ve motivasyon kazandırmaktadır. Milletimizin milli ve manevi değerlerini güçlendirmektedir. Bu milletin tarihiyle olan irtibatını koparmak, geçmişiyle bağlarını ortadan kaldırmak anlamına gelir. Geçmişi olmayan bir milletin ise geleceği yoktur”.